17.1.09

Şirin v Ceren



henüz küçük bi kız çocuğuyken pazar günleri babamın getirdiği gazetelerin içinden çıkan magazin dergilerini alırdım kucağıma..şamdan,kumsal vs..baya ciddi her gazetenin pazar eki falandı Sevda Demirel'in kocaman memelerini afişe ettiği bu dergiler..

ben hormanlarımın beynime ilettiği emirlerle elbette sevdanın gögüsleriyle ilgilenmezdim ya da başka cıbıl bi hatunun sutun gibi bacaklarıyla..boya kalemlerimi alırdım önüme..en çok keçeli olanları ve tabi kuru kalemlerimi..

başlardım sevdanın üstünde zevkten 4bin köşe olmaya..üst dediysem yanlış anlaşılmasın..

beni benden alan kadına keçeli kalemlerimle makyaj yapmaktı sadece..kaşlarını falan kalınlaştırırdım,kuru kalemlerımle dudaklarına çerceve yapardım keçeli kalemle boyardım içini..gözlerini üstündeki kıyafetlerıne uygun kalemlerle boyardım..ki eğer üstünde kıyafet falan varsa o yıllarda da çıplaktı sevda..

eh tabi konumuz sevda değil..bak şimdi ne geldi aklıma..

bi akşam oturuyoruz babam annem ben..henüz kardeşim doğmamış ya da uyuyor bılemıyorum kadrajda yok kendisi..atv açık ana haber bülteni..ali kırca hala aynı vay be..

yıl olarak tam anımsayamıyorum ama ben baya çocukken işte boyum şimdi ki bacak boyum kadarken falan..bosna savaşına denk bir tarih..ve benım de kımlık arayışlarına başladığım,buyuyunce ne olcaksın sorusuna net bi cevap aradığım yıllar..

ali kırca savaşın yaşandığı yere canlı yayınla bağlanıyor..yer bosna..karşımızda şirin payzın..yeni yetme bir savaş muhabiri..saçları küt omuzlarından akıyor.üstünde askeri bi üniforma ya da bılemıyorum yeşil sıradan bi mont..sağ eli ve ince parmaklarıyla kavradığı mikrofonu,sol eliyle ise kulağını tutar vaziyette gergin ve korku dolu gözlerle bana bakıyor..evet evet bana bakıyor aramızda enteresan bir bakışma bir elektirik o sırada..ali kırca sorular soruyor ama şirin bana bakıyor..hissettim..

başlıyor anlatmaya..ben dinliyorum çocuk aklımın yetmediği sınırlarda savaşı anlamlaştırıyorum şirinin dilinden o esnada..işte tam o esnada bomba patlıyor..şirin yere yatıyor..babamla annem aman allahım noldu öyle derken yayın gidiyor..şirin öldü..ben yıkılmışım falan..gece uykularım kaçıyor bir kaç gün şirinden haber alınamıyor..sonra bi mektup..ali kırcaya itafen..tek anımsadığım..

''burda yaşam yok..elektirik yok..su yok..bu mektubu size kalan son mumumuzla yazıyorum sayın kırca..savaş bitince evimize döneceğiz..mum bitti...

böyle bitiyor mektup..ben çocuk aklımla oturup ağlıyorum mutluluktan..şirin ölmemiş..şirin ölmemiş..

o gece karar veriyorum evet ben savaş muhabiri olmalıyım..hadi olamıyorum o zaman polis telsizi elimde haber nerde ben orda kameraman arkadaşımla..hem de sadece geceleri çalışmak istıyorum..hem de istanbulda..hem de yağmurlu soğuk gecelerde hayal ediyorum..

babama anlatıyorum o yıllar..kızım olur mu öyle şey?nasıl yapcaksın çok zor o işler..hayır baba hayır baba..demek ikna olmuyorsunuz ben de oturup şirin ablama mektup yazarım..

evet yazdım..hem de upuzun..

--sen öldün sanıp butun gece ağladım şirin abla..o savaştan hiç gelmiceksin sandım diye başlayıp..-nolur benı de götur savaşlara diye bıten uzunca bir mektup....

şimdi düşününce gülümseten..cevap gelmedi mektubuma..ben şirinden de soğudum savaş muhabirliğinden de o yıllar..sonra buyudum..hep içimde gazeteci olmak hayalıyle yaşayarak buyudum bi gün cnn de bi programda gördum şirini..buyumuş serpilmiş anne olmuş evlenmiş..kariyer yapmış bombaların altında başladıgı iş hayatını studyolarda-efendim hoşgeldınız programımıza formatına getirmiş..sanki çocukluğumu görür gibi kadının yüzünde izlerim her zaman hala kendısını..sogukluk falanda kalmamış öyle geçmiş yıllardan..kimbilir belki de mektubum elıne bıle geçmemiştir..

o yıllarda içimde yanan gazeteci olabılme arzusu hala biyerlerde fırsat kollar farklı şekıllerde açığa çıkmak için..konu yine nerden nasıl buraya geldi..sevdayla şirini nasıl bırbırıne bağladım bilmem..ya da sakin pazar gunlerının huzurunu soğuk istanbul gecelerinde elımde mıkrofonla koşuşturma hayallerıme nası bağladım hiç bilmem..

hani büyüdüm ya..şimdi taşları oturtuyorum bır bır yerıne..diyorum ki mesela sevda hatunun yüzünü boyarken babamın farketmediği geleceğimin ipuçlarıymış aslında..babam ne kadar kızsa da(( kitap oku yavrum onları boyayacağına))..

var olan bir dolu şeyin şeklini renğini değiştirme isteği,,yağmurlu gecelerde uyumak yerıne fotoğraf makınem ve mıkrofonumla koşuşturmak hayali,suçluları yakalayan insanları iyiniyetli bir dolu insana reklam etme isteği..

ben nası bi kız çocuğuymuşum ya ???
-nerde anne benim sindilerim barbilerim ??..

ve şimdi..butun delilleri ortaya koyunca doğru sonuca varıyorum..

gazeteci olma arzusuyla gecen bır çocukluğun işletme fakultesıne uzanan hazin öyküsü, öykünün kadın karakterinin kariyer aşkı..ve istanbul..

meğer buymuş renklere karışması bünyemin,sevdanın yüzüne karşı hissiyatım ve bir dolu şey..

e şirin ne alaka?

bilmem..seviyorum kadını napiim :)

.

3 yorum:

.ruhöküzü dedi ki...

ali kırca denildiğinde benim aklıma kadının biri ile sevişirken gizli kamera ile çekilmiş görüntüleri geliyor. (:

Üfürükten Prenses dedi ki...

çok enteresan bir dilin var..sıcak ama olaylara dışardan bakabilen..
okurken çok zevk aldım..

cerenimiss dedi ki...

üfürükten prenses :
teşekkür ederim..ne mutlu bana..o zaman hoşgeldin :))