4.12.15

Duvarların arasına sıkışıp kalmış gibi bir gün daha. Daha kötüsünü yaşayan hiç kimseye haksızlık etmek istemem ama tam hissim bu. Bir tarafım çok abartıyorsun derken diğer tarafım muazzam bencil ve şımarık. Şuan bunu hissediyorum
-Ne yapabilirim!!
Mesela alışmak ne tuhaf. 250 derecelik bir fırında yan yana iç içe pişen sebzeler gibi.. Sanki tüm aroması karışıyor insanın kendisinden başka bir insana. Çok mantıksız değil mi bu? Mayası tutmayan basit bir hamur gibi oysa en başında. Ne farklıydık düşünsene, birbirine çarpıp zamanla birbirini takip eden, hatta aynılaşan iki nefes olduk. Sanki tüm cümleler 'bunu senden öğrendim ki..' ile başlıyor ve bitiyor. Bunu hep düşünürdüm.
Daha iyiye yorunca mı daha kötüyü düşününce mi huzur dolar insan bilemiyorum. Biraz materyalist birine göre çokça şükrediyorum hatta. Ne önemi var ki; uzak olmanın, ayrı kalmanın.. Dünya; insanın avuç içi kadar bir yer nasıl olsa. Kaç yazar haritalarda kaybolsak.

Biz, birbirine çarpan iki nefes, yan yana asılı duran iki fotoğrafız birlikte.


Hiç yorum yok: