Bu ara eşsiz keyiflerdeyim aslına bakılırsa. Öyle ki yalnız eşi olmadan canım ne isterse..
Paramın bana sunduğu bikaç metrekarelik yaşam alanımda kimi gece şapşalı, kimi sabahlar ayyaşı, kimi zamanlar çok şey bilip yanılanı oynuyorum. Minik bi masam var, yatağımın tam karşısında üstünde kitaplar, kalemler, sayfalar ve boş kahve bardakları biriktiriyorum. Telefonumu artık sessizde kullanmamayı öğrettim bünyeme. Ve gece çok geç saatlerde kahve içmemeyi. Ama hala gece çook geç saatlere kadar uyumuyorum, ki bu sabah 6 yı bile buluyor bazen.
--Şeker gibiyim her şeye rağmen, bu yüzden annem yağmurlarda şemsiye almamı hatırlatıyor bütün kış ayları boyunca telefonun bi ucundan.
Alkol sevdiğimi söylemiş miydim. Blogumun kokusundan anlamış olmalısınız. Jazz dinlediğim zamanlarda şarap içme isteğimin katsayısı boyumu aşıyor. Şarapla birlikte hareketlenen dürtülerimde var tabi.. Ve bir de yağmur yağıyorsa dokunmayın keyfime. Mutlak suretle ışıkları da kısıyorum bu hallerde. Uzmanlaşmak istediğim bir kaç konudan biri de bu.. Şaraplar.. Hmm..
Benim yaşadığım ama hiç ait olmadığım bu şehirde sergiler, söyleşiler, şahane konserler, dinletiler olmaz pek. Ucundan çeke çeke yakalayınca ancak yüzünü gösterir size nimetlerinin.
Mesela baktım şimdi pencereden, Kar yağıyor.. Eşofmanlarımı giyip sinemaya gitmenin keyfi..
21.45 seansı...
1 yorum:
avatar gelmiş bugun
onamı gidiyosun?
güzelse yaz bizde gidek :D
boşa para vermıyek sımdı :D
Yorum Gönder