5.1.09

Bir nedeni yok! yalnızca öptüm..

çocukluğumdan söz etmek isterim sana eğer sıkılmazsan. bir gün otururuz evde.Ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika.Kaç yaşımdaysam o kadar yıl sürer konuşmamız.çay pişiririz.çaydanlığa su yerine votka koyaırz dilersen.Sonra da sen anlatırsın sevdiğin filmleri,sevdiğin parçaları,sevdiğin canlıları,sevdiğin..hep sevdiğin şeylerden konu açarsın.Ben sıkılmam.Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim.Seni ararken keşfettim sıkılmamanın azametini.Bir insan bir insanı sıkamaz.Bir insan canı isterse sıkılır.Hacimler açarım sana içimde dolman için oraya akman için.hacimler açarsın bana sana gelirim.Endişelenmen gereksiz..

Anlaşılmak istiyorum:sevdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguyu hissetme arzusu bu.Evet,tıpkı bu.Sese,ahenge kapılırken kendini muziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi;görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek..Birlikte dans edebilmek gibi..Sen hastayken birinin başucunda sabah kadar oturması gibi..Arada bir alnındaki teri silmesi,üstünün açılmamasına dikkat etmesi gibi.Bir başkası için hayatta kalma çabası sanki.Ölmek için değil yaşamak için uğraşmak gibi.Ummadan hayal etmeden sıradan olduğu gibi.Ve ciddi ! ciddi ciddi hayatla mucadele edebilme gücü.Bu gücü yanyanayken yaratabilme yeteneği.Ben bu yetenğin bir parçası olarak sokuluyorum sana.
Masallarla geliyorum.efsanelerle geliyorum.Herhangi bir insanın birikimiyle geliyorum aslında.Artniyetsizim.inan..
Demokrasi senin ellerinden güzel olamaz.Senin yüzünden daha güzel olamaz faizler,krediler,tahviller,bonolar..dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil.beni terkettiğin gecedir.beni üzdüğün,yıprattığın,yorduğun gecedir..
Evet, sen de isterdin sanırım huzurlu yaşayabileceğin bir hayatın planlarını yapabilmeyi; kolaya indirgenmiş, biraz fazlayı aşırılıkta aramayan, ölçülü bir heyecanla kritersiz bir maceraya aday kahraman olmayı. “Rüzgara dur, yağmura yağma, mevsime değiş” demeyi; doğru, hepimizde biraz tanrıyı kıskanmak var galiba. Bütün günahlar da buradan kaynaklanıyor adeta. Hırslarımızın, çekincelerimizin odağı burası. Kazanmaktan çok, kaybetmeyi göze alabiliyoruz. Çikolata bile kurtlanabilir. Dondurma erir. Çiçek solar. Galiba önemli olan, onları yerinde yaşamak, yerinde korumak! Birer hatıraya dönüşseler bile! Kaç ölüme kaç doğuma şahit olduğunu hatırlayabiliyor musun? Sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da.

Şimdi sessizce uzaklaşmalıyım. Çünkü beni anlamadığını, anlamak için uğraşmadığını, hatta bunu önemsemediğini biliyorum. Aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. Hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! . Hangimiz süratliydik; önemi kalmadı. Hangimiz daha özveriliydik; bunun da.. umarım mutlu olursun. Bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. Hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! . Yüzüme öyle bakma nefretle..

ben sen de ardı arkası kesilmeyen bir korku sevdim.Ben bir cüce çocuk sevdim sen de sıska. Şiddetli ve hayret uyandıran manevralarla kendi kanına olan saplantılı aşkını sevdim.O rutubet kokan loş yüzündeki kanalizasyonları, az kelimeyle kurduğun cümlelerdeki gizli soru işaretlerini, barlardan çatlak bardak gibi atılmayı beklemeni, serserice patlamalarını, yuttuğun toplu iğneleri ve bir film hilesi hissi uyandıran utangaç hasret pozlarını sevdim. Dokunamadım sana. Parmakuçlarım neşterdi çünkü. Kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken..


Hayır! Melankoli diye adlandırma bu durumu; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. Her kadın gibi doğurmak hevesi, her erkek gibi dağların doruklarında biraz gözden ırak hüzünlenme denemeleri aslında. Kusura bakma, kafam biraz dağınık,

Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.





(küçük iskender..)

Hiç yorum yok: